![]() | يوجد فقط 14 صفحة متاحة للعرض العام |
المستخلص ÖZET Oyun, ya da daha genel bir adlandırmayla tiyatro, eski zamanlardan bugüne kadar filozof, eleştirmen ve edebiyatçıların ilgisini çeken bir edebi türdür. Bazı yazarlar ve edebiyatçılar, uzun dönemler boyunca büyük önemi olduğu için Aristotales’in ”Poetika” adlı eserini araştırarak bu eser üzerinde çeşitli incelemeler yapmışlardır. Rönesans döneminde bazı edbiyatçılar, adı geçen bu eseri kutsal bir kitap olarak addedip bunun eleştiriden uzak, mükemmel bir eser olduğunu savunmuşlardır. Rönesans döneminin aksine, ”Poetika” modern dönemde yeniden okunup değerlendirilmişve bu eser üzerinde yeni bulgulara varılmıştır. Tiyatro, bir edebi tür olarak, Aristo’nun Poetika’sından bu yana zamanla önemli aşamalardan geçerek dallanıp budaklanmıştır. Böylece tiyatronun birbirinden farklı bazı alt türleri ortaya çıkmıştır. Diyalektik, epik, törensel, deneysel, zihinsel, dışavurumcu, komik ve absürd tiyatro bunlardan bazılarıdır. Absürd tiyatro dünya edebiyatında modern akımların birisidir, Fransa’da 20. Yüzyılın ellilerinde her alışık ve doğal olanlara isyan edip kabul etmyen, bu hayatta her şey uyumsuz, absürd olduğunu ve hiç bir şeyin değerinin olmadığını iddia eden tiyatro bir faaliyeti ortaya çıkmıştır. Bu çıkan faaliyet, günsel hayatın tekrarlanan alışkanlıkaları ve olayları, doğal hayatın görünüşler ve bağlantılarından koparılıp uzaklaşmak ve gerçeklik, romantizm gibi göze çarpan prensiplerin dönemin sorularına cevap ve çözüm vermeye çaresiz kaldığı için insanı sadece etrafındakilerden değil kendisinden bile uzak olduğunu görmüşler. Bir de II. Dünya savaşı batı insanın düşüncelerini ve batı yazarlarının eğilimlerini etkilemiştir. Batı yazarları , eski dönemlerden kalan üstünkörü ve dış kavramlara önem vermeyip insanlığın ruh derinliklerine batıp odaklanmaya başlamışlardır. Absürd tiyatro, gerçeklik ve doğacılığın prensiplerden kurtulmanın çağrısını yapmıştır ve çağdaş insanın düşüncelerini anlamaya, kendisini bağlanmışolduğu yasa ve düzenlerden kutarmaya çalışmıştır. Varoluşçuluk felsefesi, umutsuzluğun dehşeti, insanın yabancılaşması ve birey insanın özgürce varoluşunu yönünden absürd tiyatronun üzerinde büyük etki bırakmıştır. Aralarında Smuel Beckett, Eugene Ionecso, Adamov ve gene gibi absürd tiyatronun en önemli temsilcileri, yazılarında hayatlarını, acı çektiklerini uyumsuz akıl almaz bir şekilde ifade etmişlerdir. Hal bu ki Türkiye bu edebi türden uzak durmadığı görüldü ki absürd tiyatro, türk yazarlar ve edebiyatçılarını çok etkilemiştir ve Türkiye’de Sabahattin Kudret Aksal, Mehmet Baydur ve Melih Cevdet Anday gibi yazarlar bu eğilimden de etkileyip yazmışlardır. Aralarında Smuel Beckett, Eugene Ionecso, Adamov ve gene gibi absürd tiyatronun en önemli temsilcileri, yazılarında hayatlarını, acı çektiklerini uyumsuz akıl almaz bir şekilde ifade etmişlerdir. Absürd tiyatro, türk yazarlar ve edebiyatçılarını da çok etkilemiştir ve Türkiye’de Sabahattin Kudret Aksal, Mehmet Baydur ve Melih Cevdet Anday gibi yazarlar absürd tiyatro akımından etkilenmişlerdir. Absürd tiyatronun Türkiye’ye girmesi 1950’li yıllara rastlamıştır. Bu yıllarda her ne kadar absürd tiyatronun temsilcisi olduklarını kabul etmeseler de eserlerindeki birtakım nitelikler bakımından absürd tiyatro yazarları olarak degerlendirilen Eugéne Ionesco, Samuel Beckett ve Arthur Adamov’un oyunları Türkiye’de büyük tiyatrolarda sahnelenmiştir. Bu dönemde Türkiye’de Ankara Sanat Tiyatrosu, Kenterler Tiyatrosu ve Genç Oyuncular tiyatro topluluğu Ionesco ve Beckett oyunlarını sahneye koymuşlardır. 1957 yılında, aralarında Atilla Alpöge, Genco Erkal, Mehmet Akan, Arif Erkingibi oyuncuların bulunduğu Genç Oyuncular, kendi yazdıkları özgün bir absürd metin olan “Tavtati Kütüpati”yi sergileyerek tiyatro hayatına atılmışlar; ancak daha sonra yazdıkları “Vatandaş Oyunu” ile geleneksel ortaoyunu düzeninde gelişen oyunlar yazmaya ve sahnelemeye baslamışlardır. Modern ve çağdaş Türk tiyatrosunun en önemli yazarlarından olan Melih Cevdet Anday, yeni bir üslup arayışına girdiği 1960’lı yıllarda yazdığı oyunlarda olay örgüsünü en aza indirgemiş ve oyun kişilerinin isimlerinde genel ifadeler kullanmaya başlamıstır. Oyunlarında, toplumun birey üzerindeki kısıtlayıcı etkisini ortaya koymaya çalışan Anday, “Dört Oyun”(1972) başlığıyla yayımladığı “Dikkat Köpek Var”, “Yarın Başka Koruda”, “Ölüler Konuşmak isterler” ve “Müfettişler” adlı oyunlarında absürd unsurları sıkça kullanmıştır. Oyunlarında evlilik, iyilik ve kötülük, ödül ve ceza ve Türk toplumunda adaleti gerçekleştirmek gibi toplumsal sorun ve değerlere rastlanır. Bu çalışma, absürd tiyatronun hem Türk edebiyatında hem de Melih Cevdet Anday’ın Oyunlarında bıraktığı etkilerden bahsetmeyi amaçladık. Melih Cevdet Anday’ın Oyunlarında dramatik ve teknik yönleri açıklamaya özen gösterip, Söz konusu oyunlardaki motif, düşünce ve konuları araştırıp inceledik |